11 Eylül 2023 Pazartesi

ŞİRKETLERDE “TEMSİL VE İLZAMA YETKİLİDİR” SORUNU

Şirketlerde temsil yetkisi şirketin günlük işleyişi açısından önem arz eden bir konudur. Özellikle ulusal veya uluslararası finans kuruluşları şirketin temsili konusunda aşırı hassasiyet gösterebilirler. Zira şirket temsilcisinin şirket adına borçlanma konusunda bir sınırlandırılması varsa bunun finans kuruluşları açısından risk oluşturduğu açıktır.

Elbette şirketin mali olarak borç ödeyebilme kapasitesi önem arz ederken, şirketi borçlandıracak yetkilinin de sorumluluğunun hukuki bir tartışma oluşturmayacak nitelikte olması gerekir.

 Şirket yetkilisi ve yetki sınırları ile ilgili hükümler Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nda belirlenmiştir.

Buna Göre;

Türk Borçlar Kanunu Madde 547: Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir.

Türk Borçlar Kanunu Madde 548: Ticari temsilci, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılır. Ticari temsilci, açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz.

Türk Borçlar Kanunu Madde 549: Temsil yetkisi, bir şubenin işleriyle sınırlandırılabilir. Temsil yetkisi, birden çok kişinin birlikte imza atmaları koşuluyla da sınırlandırılabilir. Bu durumda, diğerlerinin katılımı olmaksızın temsilcilerden birinin imza atmış olması, işletme sahibini bağlamaz. Temsil yetkisine ilişkin yukarıdaki sınırlamalar, ticaret siciline tescil edilmedikçe, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı hüküm doğurmaz. Temsil yetkisine ilişkin diğer sınırlamalar, tescil edilmiş olsalar bile, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.

Ayrıca Türk Ticaret Kanunu 233. Madde, 234. Madde ve 235. Maddede temsil ve temsilci ile ilgili şu hükümler yer almaktadır;

Türk Ticaret Kanunu Madde 233:

(1) Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin işletme konusuna giren her türlü işi ve hukuki işlemleri şirket adına yapmak ve şirketin unvanını kullanmak yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.

(2) Ancak, şirket sözleşmesinin tescil ve ilanı gerekli hükümlerine göre şirketin bağlanabilmesi için birlikte imza şart kılınmışsa, bu şart, üçüncü kişilere karşı da geçerlidir

Türk Ticaret Kanunu Madde 234:

(1) Şirketi temsil yetkisini haiz olan kimseler tarafından, açık veya zımni olarak şirket adına yapılmış olan işlemlerden dolayı, şirket alacaklı ve borçlu olur.

(2) Bir ortağın şirkete ait görevlerini yerine getirirken işlediği haksız fiillerden şirket de doğrudan doğruya sorumludur.

Türk Ticaret Kanunu Madde 235:

(1) Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.

(2) Ticari mümessil, temsil yetkisini haiz ortakların tümü tarafından üçüncü kişilere karşı geçerli olacak şekilde görevden alınabilir.

Kanunların belirlediği bu çerçevelere göre yayımlanan yönetmelikler, kanunun şekli ve unsurları ile birlikte bize yol gösterici olacaktır. Ancak yazımızın konusunu da oluşturan Temsil ve İlzam yetkisi 12/12/2019 Tarihli “Ticaret Sicili Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” in 11819 Sayılı Kararına göre değişikliğe uğramıştır. Buna göre;

Madde 19: Aynı yönetmeliğin 64 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “onaylanmış” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya müdürlükte huzurunda imzalanmış” ibaresi eklenmiş, (b) bendinde yer alan “temsil ve ilzama” ibaresi “temsile” şeklinde ve “şirket unvanı altında atacakları imzaların noter onaylı örneği” ibaresi “kanunun 40 ıncı maddesi uyarınca düzenlenmiş imza beyannameleri” şeklinde değiştirilmiştir.

Yukarıdaki kanun maddeleri ve ilgili yönetmeliğe göre şirket temsilcisinin sadece temsil yetkisinin olması, şirketin borçlanması açısından temsilciyi sınırlandırmağı görülecektir. Dolayısıyla ilgili yönetmeliğin yayım tarihi olan 12.12.2019 tarihinden sonra kurulan şirketlerde “temsil ve ilzam” ifadesine gerek yoktur. Ancak maalesef bu açık kanuni hükümlere ve uygulama esaslarına rağmen Temsil ve İlzama Yetkilidir ifadesinin olması gerektiği, bir tartışma konusu olabilir.

Temsil yetkisinin verilmesi veya ana sözleşmedeki bazı maddelerin değiştirilmesi ile ilgili süreçler şirketlerin hukuki yapıları ile yakından ilgilidir.  Ancak eskiden olduğu gibi şirket karar defterinde karar alıp Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde değişikliği yapmak mümkün değildir. Eğer Temsil yetkisine ilave olarak ilzam ifadesini de ana sözleşmeye eklemek isterseniz bunun mümkün olmadığını göreceksiniz. Konuyla ilgili olan herkesin bildiği gibi şirket ana sözleşmesinde yapılacak değişiklikler MERSİS sistemi aracılığıyla yapılmaktadır. MERSİS sistemi sadece “temsile” yetkili ifadesini “temsil ve ilzama” yetkilidir şeklinde revize etmenize izin vermeyecektir. Dolayısıyla genel kurul kararı veya yönetim kurul kararı alınsa bile MERSİS sisteminden bu değişiklik girişi yapılamayacak ve dolayısıyla Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanmayacaktır. Çünkü “temsil ve ilzama yetkilidir” ifadesinin hukuki temeli 12.12.2019 tarihinde Resmî Gazete’deki yönetmelik ile kaldırılmış ve “temsile yetkilidir” ifadesinin varlığı yeterli hale gelmiştir. Kanunlara ve yönetmeliklere göre temsilci borçlanma yetkisi bakımından tam yetkilidir. 

Ulusal ya da uluslararası her kişi ya da kuruluş buna göre işlem yapmak zorundadır. Doğal olarak “ilzama yetkilidir” ifadesinin olmaması, “şirket yetkilisinin, şirketi borçlandırmaya yetkisinin olmadığı” çıkarımı, uygulanabilir ve güncel bir yaklaşım olmayacaktır. Kişinin şirket ana sözleşmesinde Temsile yetkili olarak belirlenmesi borçlanma açısından yeterlidir.

Kaynaklar:

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder